4 Ekim 2013 Cuma
Yarım Kalan Fırtına
dün akşam ki lazio maçını herhalde daha iyi bir söz açıklayamazdı, maça çok iyi başla peşi sıra golleri sırala ve ikinci yarı farkı açıcak kontraları yakala atama ve 3-3 e razı ol
Yok Artık LeBron James!
Dicek lafım yok yapanın elinden öpmek lazım tek resimde lebron'un nba final serisinin 7. maçında attığı tüm sayılar
3 Ekim 2013 Perşembe
Zafer mi? Hezimet mi?
Yeni ayılıyorum, doğrudur, dün çayı fazla kaçırdım net, zaten boktan bir haber aldım, en yakın arkadaşım 2 ay daha sahalardan uzak kalacaktı, chrismas olmasa ömür billah tutacak ibneler orda her neyse....
dedim ya zaten üzgünüm bide galatasaray mahkum oynuyor, kalbim iyice sıkışıyor, eyvallah juventus ile torino'da oynuyorsun da bildiğin shaktar karagandy muamelesi yaptı adamlar bize...
maçın başındaki vucinic semih kaya sakatlıkları herhalde bizim hayrımıza oldu....maç boyunca tek kelime etmeden durdum çünkü gökhan zan için , nazar değmesinden korktum, yine geldiğinden beri beğenmediğim chedjou çok iyi işler yaptı iyi bir tandem oluşturdular gökhan ile, eboue bildiğimiz gibiydi, yine acı eşiği düşük, yine temposuz, kaptan hakan balta ise hocanın verdiği taktikten olsa gerek orta sahayı pek geçmedi...
takımın müdürü sneijder'e bir de diğer müdür riera eklenince direncimiz tamamen düşmüştü ne zaman yiyecez diye bakarken Buffon çok önemli bir hata yaptı ve Drogba affetmedi.
o ana kadar herhalde izlediğim en iyi takımlardan biri idi o juve 3-5-2 düzeni ile sahayı müthiş parsellediler, ayrıca topa sert bir oyun ile bizim oyuncuları hiç döndürmediler, ikili mücadelelerin tamamını kazandılar, ancak büyük bir defans hatasından gol atabilirdik o da olmuştu.
2. devre korkunç şekilde devam etti, uzaktan atılan bir juventus şutunun tekrarını izlerken canlı yayına dönüldüğünde yeniden juventus atakları izliyorduk, nordin amrabat hamlesi hiç bir işe yaramamıştı. dakikalar geçtikçe benimde maçı kazancağımıza olan ümidim artarken önce amrabat'ın gereksiz yaptığı penaltı, arkasından yediğimiz duran top golü ile maçı kaybettiğimizi düşündüm herkes gibi, o anda sahneye yine drogba çıktı ve topu öyle bir yere indirdiki umuta topu ağlara göndermek kaldı, nihayetinde 2 pozisyon bulduğumuz maçı 2 gol ile bitirip italyanlara italyan işi yaptık....
bu bir zafer mi bilemedim? bu kadar silik bir futbol oynadığımız tamamen savunma yaptığımız bir maçı zafer olarak göstermek ne kadar doğru?
maçta dikkatimi çeken şeyse drogba'nın da tıpkı hakan şükür gibi rakip defans oyuncuları üzerinde inanılmaz bir korku salması oldu. adam hakikaten büyük topçu özellikle bugunkü terim fotoğrafından sonra 2 kat daha saygım arttı keşke bize 3 sene önce gelseydi
30 Eylül 2013 Pazartesi
İddaa Günlükleri
550 Ceahlaul - Concordia Chiajna 1 1.55
556 AIK - Östers 1 1.25
558 Malmö - Mjallby 1 1.20
579 Shamrock- Bray Wanderers 1 1.20
546 Vaasa - Helsinki Var 1.50
Toplam Oran: 4,19
Terim'in Ardından
Uzun zaman oldu yazmayalı...zor dönemler geçti hayatımda, belki de bu 2 zor yılda yüzümü güldüren en önemli etkenlerden biride Galatasaray'dı, 3 yıl önce yerlerde paspas olmuş takımı ve daha öncesinde Ali Sami Yen'deki son sezonu tribünde izlemiş birine , bir anda çehresi değişen takım ilaç gibi olmuştu, takım ile benim performansım zıt orantılıydı benim işlerim boka sardıkça galatasaray çıkışa geçti, arka arkaya 2 şampiyonluk ve rakipleri zaman zaman sahadan silen bir futbol anlayışı , şampiyonlar ligi başarısı, bunların arkasında elbette yapılan transferlerin , yeni yönetim anlayışının , tribünlerdeki değişimin, arena'nın, abdurrahim albayrak'ın etkisi vardı ancak aslan payı tek kişinindi Fatih Terim...
Evet hoca 2 sene önce takıma geldiğinde şüphelerim vardı elbet, 2. döneminde gereksiz bir sürü transfer ve onunla birlikte gelen borç yükü, basiretsiz yönetim anlayışı, gelmeyen sportif başarı...ancak hoca'da bunlardan ders çıkarmış olacak ki 3. döneminde isabetli transferler ile ligin tek büyüğü olmamızı sağlayan sistemi kurdu... dedim ya benle cimbomun grafiği ters orantılı diye çok şükür son 1 ayda rotayı baya bir topladım ve sıkıntısız bir döneme girdim aynı dönemde cimbom'da sert rüzgarlar esti, önce milli takım krizi ve akabinde gelen terim'in gönderiliş haberi, eğer daha önceki gibi olacaksa cimbom'u zor günler bekliyor demektir.
Terim'in ardından ne olacak?
Terimsiz çıktığımız ilk maç rize maçı gösterdi ki oyun anlayışımızda hiç bir değişim yok, antalyaspor maçında ki gibi gol kaçırma rekoru kırdığımız bir maç oldu, normal şartlarda 7-3 bitecek maç 1-1 bitti vesselam...
ilk kez puan kaybetmiyoruz, son kezde kaybetmedik, şampiyon oluruz olmayız bilmem ama yeni gelecek hoca - ki siz bunları okuduğunuzda belki mancini açıklanmış olacak- takımı bu şekilde oynatırsa çok zevkli bir sezonun daha bizi beklediğini söyleyebilirim, yeni gelecek hocanın terim mirası üzerinden yürümesi bu noktada çok önemli.
yeni hoca geldiğinde bi yazı daha gömerim buraya... bu daha başlangıç
Evet hoca 2 sene önce takıma geldiğinde şüphelerim vardı elbet, 2. döneminde gereksiz bir sürü transfer ve onunla birlikte gelen borç yükü, basiretsiz yönetim anlayışı, gelmeyen sportif başarı...ancak hoca'da bunlardan ders çıkarmış olacak ki 3. döneminde isabetli transferler ile ligin tek büyüğü olmamızı sağlayan sistemi kurdu... dedim ya benle cimbomun grafiği ters orantılı diye çok şükür son 1 ayda rotayı baya bir topladım ve sıkıntısız bir döneme girdim aynı dönemde cimbom'da sert rüzgarlar esti, önce milli takım krizi ve akabinde gelen terim'in gönderiliş haberi, eğer daha önceki gibi olacaksa cimbom'u zor günler bekliyor demektir.
Terim'in ardından ne olacak?
Terimsiz çıktığımız ilk maç rize maçı gösterdi ki oyun anlayışımızda hiç bir değişim yok, antalyaspor maçında ki gibi gol kaçırma rekoru kırdığımız bir maç oldu, normal şartlarda 7-3 bitecek maç 1-1 bitti vesselam...
ilk kez puan kaybetmiyoruz, son kezde kaybetmedik, şampiyon oluruz olmayız bilmem ama yeni gelecek hoca - ki siz bunları okuduğunuzda belki mancini açıklanmış olacak- takımı bu şekilde oynatırsa çok zevkli bir sezonun daha bizi beklediğini söyleyebilirim, yeni gelecek hocanın terim mirası üzerinden yürümesi bu noktada çok önemli.
yeni hoca geldiğinde bi yazı daha gömerim buraya... bu daha başlangıç
20 Şubat 2013 Çarşamba
CİMBOMUN HAZİNESİ: SİYAH İNCİ “DROGBA”
HASAN ŞAHİN
Kadrolar açıklandığında taraflı tarafsız birçok futbolseverin Cimbom fark yapar düşüncesine kapılacağı aşikardı. Fakat GS nin son haftalarda ortaya koyduğu beklentinin uzağındaki futbolu, burnumun sürpriz kokusu almasına neden oldu doğrusu. Maçın neredeyse üçte ikilik kısmında da koku alma duyumla gurur duydum. Tam da beklediğim gibi henüz hazır olmayan bir Sneider, iyi organize olmayan, kopuk bir Selçuk-Yekta ikilisi, çalışmayan bir GS sol kanadı ve kapanıp kontra atak kovalayan, rakibini de ziyadesiyle tedirgin eden bir Akhisar takımı vardı sahada… Hatta stoperler o kadar tedirgindi ki; Dani’nin çok rahat kontrol edip topu uzaklaştırabileceği bir pozisyonda Semih’in toptan ve Dani’den çok uzaktaki Gekas’ı ne olur ne olmaz düşüncesiyle teknik bir faulle orta sahada durdurma girişimi bile oldu. 63. dakikada bence geç kalınmış Drogba hamlesi Akhisarda deprem etkisi meydana getirmişti.
Adeta Akhisar yarı sahasına bomba düşmüştü. Drogba; mücadelesinin ve pozisyon bilgisinin karşılığını çok kısa bir sürede muhteşem bir kafa dokunuşuyla alırken GS ın parlayamayan yıldızlarını adeta kıskandırdı. Başta Sneider olmak üzere Selçuk İnan’ın ve Burak Yılmaz’ın performansları da arttı. İkinci gol sahadaki futbolun kaçınılmaz sonuydu. Drogba girer girmez Akhisar’ı kara bir yasa gömmeyi başarmıştı. Her futbolsever bu fırtınanın devamını hem bekler hem de isterdi. Ama öyle olmadı.
Zafer sarhoşluğu Cimbom’un başını döndürdürürken ayaklarını da dolandırmıştı. Takdir ve tebrik ettiğim Hamza Hamzaoğlu’ nun Akhisarı, haddini maç boyunca bildiği gibi GS ın içtiği bu zafer içkisinden sarhoş olduğunu da fark etmişti. Kontratak futbolunu bırakıp dişe diş mücadeleye başladılar. Kimse sonuç alabileceklerini düşünmezken Sertan’la hazırlanış açısından da takdire şayan birde gol buldular. Devamında da mutlak sayılmasa da kayda değer bir pozisyonla neredeyse beraberliği yakalayıp kendi destanlarını yazmaya kalktılar ama geçen zaman buna müsaade etmedi.
Tabelada Akhisar:1 GS: 2 yazsa da birçok futbolsever GS nin yerine Drogba’yı koymuştu tabelaya. Başka bir maçtı Akhisar – GS maçı… üç adet kırılma noktası vardı mesela; Birincisi Gekas’ın maçta henüz gol yokken kaçırdığı karşı karşıya pozisyondu ki; o top direkten dönmese maç çok karmaşık bir hal alırdı. İkincisi Drogba henüz ısınırken Riera’nın bence maçın Drogba’dan sonraki yıldızı Kenan’a yaptığı faulün ardından, Kenan’ın sırtını bilerek ve isteyerek çiğnemesine rağmen maçın hakemi ve yan hakeminin bu net kırmızı kartı gösterememeleri oldu. Sevgili hakem triosu; el birliği ile vermediğiniz kırmızı kartı vermiş olsaydınız çok daha saygı duyardık size…
Üçüncüsü de Akrep Kralın sahaya dahli oldu ki; GS lı taraftarlar için tereyağlı kadayıf dolması tadında dakika ve dakikaları başlatması ve galibiyeti getirici en önemli unsur oluşu açısından da manidardı.
Kadrolar açıklandığında taraflı tarafsız birçok futbolseverin Cimbom fark yapar düşüncesine kapılacağı aşikardı. Fakat GS nin son haftalarda ortaya koyduğu beklentinin uzağındaki futbolu, burnumun sürpriz kokusu almasına neden oldu doğrusu. Maçın neredeyse üçte ikilik kısmında da koku alma duyumla gurur duydum. Tam da beklediğim gibi henüz hazır olmayan bir Sneider, iyi organize olmayan, kopuk bir Selçuk-Yekta ikilisi, çalışmayan bir GS sol kanadı ve kapanıp kontra atak kovalayan, rakibini de ziyadesiyle tedirgin eden bir Akhisar takımı vardı sahada… Hatta stoperler o kadar tedirgindi ki; Dani’nin çok rahat kontrol edip topu uzaklaştırabileceği bir pozisyonda Semih’in toptan ve Dani’den çok uzaktaki Gekas’ı ne olur ne olmaz düşüncesiyle teknik bir faulle orta sahada durdurma girişimi bile oldu. 63. dakikada bence geç kalınmış Drogba hamlesi Akhisarda deprem etkisi meydana getirmişti.
Adeta Akhisar yarı sahasına bomba düşmüştü. Drogba; mücadelesinin ve pozisyon bilgisinin karşılığını çok kısa bir sürede muhteşem bir kafa dokunuşuyla alırken GS ın parlayamayan yıldızlarını adeta kıskandırdı. Başta Sneider olmak üzere Selçuk İnan’ın ve Burak Yılmaz’ın performansları da arttı. İkinci gol sahadaki futbolun kaçınılmaz sonuydu. Drogba girer girmez Akhisar’ı kara bir yasa gömmeyi başarmıştı. Her futbolsever bu fırtınanın devamını hem bekler hem de isterdi. Ama öyle olmadı.
Zafer sarhoşluğu Cimbom’un başını döndürdürürken ayaklarını da dolandırmıştı. Takdir ve tebrik ettiğim Hamza Hamzaoğlu’ nun Akhisarı, haddini maç boyunca bildiği gibi GS ın içtiği bu zafer içkisinden sarhoş olduğunu da fark etmişti. Kontratak futbolunu bırakıp dişe diş mücadeleye başladılar. Kimse sonuç alabileceklerini düşünmezken Sertan’la hazırlanış açısından da takdire şayan birde gol buldular. Devamında da mutlak sayılmasa da kayda değer bir pozisyonla neredeyse beraberliği yakalayıp kendi destanlarını yazmaya kalktılar ama geçen zaman buna müsaade etmedi.
Tabelada Akhisar:1 GS: 2 yazsa da birçok futbolsever GS nin yerine Drogba’yı koymuştu tabelaya. Başka bir maçtı Akhisar – GS maçı… üç adet kırılma noktası vardı mesela; Birincisi Gekas’ın maçta henüz gol yokken kaçırdığı karşı karşıya pozisyondu ki; o top direkten dönmese maç çok karmaşık bir hal alırdı. İkincisi Drogba henüz ısınırken Riera’nın bence maçın Drogba’dan sonraki yıldızı Kenan’a yaptığı faulün ardından, Kenan’ın sırtını bilerek ve isteyerek çiğnemesine rağmen maçın hakemi ve yan hakeminin bu net kırmızı kartı gösterememeleri oldu. Sevgili hakem triosu; el birliği ile vermediğiniz kırmızı kartı vermiş olsaydınız çok daha saygı duyardık size…
Üçüncüsü de Akrep Kralın sahaya dahli oldu ki; GS lı taraftarlar için tereyağlı kadayıf dolması tadında dakika ve dakikaları başlatması ve galibiyeti getirici en önemli unsur oluşu açısından da manidardı.
19 Şubat 2013 Salı
12 Şubat 2013 Salı
mahalleden futbol 2
ikinci programda haftanın maçlarını ve milli takımın çek cumhuriyeti maçını değerlendirdik
7 Şubat 2013 Perşembe
11 Ocak 2013 Cuma
Adam!
Kısa boylu, toplara sert vuran adam olarak tanıdım onu,izledim falan zannetmeyin tamamen Winning Eleven’dan bahsediyorum, sonrayaratıklardan oluşan Ajax kadrosunu Championship Manager’da seçmemle devam ettiolaylar olaylar….Konsollar da ilah olup, gerçekte patlayan çok yıldız gördük,taklacı Agahowa’dan, Maxim Tsigalko’ya, Marat İzmailov’a, Pablo Aimar’a vehatta Javier Saviola’ya kadar…
İşte bu adam da o katagoriye girebilmek için gerekli olansüreçten geçti, ve parlak Ajax yıllarından sonra kendini Real Madrid’deki Hollandaçetesinin içinde buluverdi, ilk sezonda ilk 11 ‘in değişmez oyuncusuydu vetakım sezon sonunda bir süre sonra yolu türkiye’den de geçecek olan Sarı MelekSchuster yönetiminde daha da önemlisi GOD MODE ON Barça önünde şampiyonluğaulaştı,ertesi sezonda Schuster giderken Madrid Barça’nın gölgesinde kalıyor vesezonu 2. Tamamlıyordu, sezon sonunda yapılan başkan değişimi ile Real Madrid ‘de2. Galaktikos dönemi başlarken adamımız kariyerinin en üst noktasına çıkacağıçok sevgili Jose’nin takımı inter’e gönderildi.
Milano günleri sıkıntılı başlasada sezon sonuna doğruperformansını arttırdı, 2010 yılında inter sürpriz bir şekilde şampiyonlar ligişampiyonu olurken adamımızın adı o sezonun en iyi 11 ‘nde yer alıyor ve adıManchester United ile anılmaya başlıyordu, buna rağmen o Milano’da kalmayıtercih etti ve kulube bağlılığını göterdi, devam eden sezonlarda kendiperformansı düşmese de takımın performansında ki düşüş onun vitrinden birazinmesine neden oldu, belki de bu vitrinden iniş bize gelişinin sebeplerindenbiri olacak kim bilir
İnter’in sezon başında fedademesi ile ücretinden indirim yapması istenildi ancak o bunu red etti ve enkısa sürede kulupten ayrılacağı duyruldu ve günümüzde ki sürece gelindi…
Şimdi söz sende Adamım Gel Bize…!
8 Ocak 2013 Salı
5 Ocak 2013 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)